FAYDALI OLDUĞU KADAR TEHLİKELİ ARAÇ: KLİMA!
Veteriner Hekim Nihan ALTINSOY
Sıcaklıklar mevsim normallerinin üzerinde seyrediyor, üzerine bir de susuzluk eklenince, serinlemenin etkili yollarını arar olduk. Klimalar sıcaklık sorununa çözüm getiriyor, fakat hafif ısı değişimi hastalıklarının yanında, dikkat edilmezse ölümle sonuçlanabilen hastalıklara da yol açabilmekte. Günümüzde son teknoloji kullanılarak üretilen klimalarda kısmen tehlike azaltılmış olsa da özellikle merkezi sistem klimaların kullanıldığı yerlerde büyük bir tehlikeyle karşı karşıyayız. Klima sisteminin bulunduğu yerlerde çalışanların gribal infeksiyonlara benzer rahatsızlık geçirmeleri durumunda akla gelmesi gereken tehlike; Lejyoner hastalığı. Bir diğer adıyla Lejyonella pnömonisi, yani zatürre.
Nedir bu hastalık?
Hastalık etkeni ilk kez 1943’de tanımlanmış ancak 1976 yılında Filadelfiya’da Amerikan Lejyoner askerlerinin yaptıkları bir toplantıda, salonda bulunan kişilerde görülmüş ve adını bu şekilde duyurmuş. Toplantıya katılanlardan 221 kişi hastalanmış ve 34’ü ölmüş. Hastalığın havalandırma sisteminden kaynaklandığı anlaşılmasının ardından yapılan araştırmalar sonucunda bu zatürre tipinin alışılagelmiş zatürre belirtilerini göstermediği fark edilmiş.
Hastalık etkeni bakteri, klimaların filtre sistemlerinde uygun nem ve ısıda üremekte, buradan da ortam havasına dağılmaktadır. Bununla birlikte akarsu, göl ve su depolarında da bulunabilmektedir. Hava yolu ile bulaşan etken, su ile ilişkili serbest yaşayabilen özelliktedir. Hastalık, insandan insana bulaşmasıyla ilgili yeterince bilgi mevcut bulunmamakla birlikte insanlar arasında büyük salgınlara yol açma ve ayrıca 4°C ve 25°C’de 4-5 ay ile bir yıl canlı kalabilme özelliklerine sahiptir.
Ülkemizde ise 1996 yılında sadece bir otelde 26 kişide lejyoner hastalığı tespit edilirken geçen yıl 34''ü turist olmak üzere 39 kişide lejyoner hastalığı görüldü.
Nasıl bulaşır?
Büyük oteller ya da buna benzer kuruluşların su sistemlerine doğal kaynaklardan bulaşabilen etken, bu sistemler içerisinde bakım ve dezenfeksiyon koşullarına uyulmadığı takdirde üreyebiliyor. Su sisteminde üreyen bakteriler su boruları, banyo armatürleri gibi çeşitli ortamlarda üremelerine devam ederek suyun kullanımı sırasında oluşan aerosollerin solukla akciğere alınması sonucu hastalığa neden oluyor. Özellikle klimatize işyerlerinde ve otellerde çalışanlar ile havalandırma işçileri riskli iş grupları. Bunun yanında bebekler, yaşlılar, kronik akciğer veya karaciğer, kanser, şeker hastaları, alkolikler, kortizon tedavisi görenler, kemoterapi alanlar, böbrek yetersizliği bulunanlarda hastalığın oluşumu daha yüksek oranda seyretmekte. En yaygın, kolaylaştırıcı faktör ise sigara içimi!
Hastalık belirtileri nelerdir?
Belirtiler hafif bir üst solunum yolu infeksiyonu belirtilerinden, ölümcül seyreden zatürreye kadar çeşitlilik gösterebilir. Legionella bakterisinin neden olduğu zatürre hastalığında İlk 24-48 saat içinde halsizlik, kırgınlık, yaygın kas ağrıları, şiddetli baş ağrısı ve huzursuzluk vardır. Daha sonra ateş ve ilk iki günde yoğun olmak üzere kuru öksürük görülür. Bulantı, kusma, karın ağrısı gibi sindirim sistemi bulguları ortaya çıkabilir. Hastaların yüzde 20’sinde, sinir sistemi bulguları, konsantrasyon bozuklukları hatta koma hali görülebilir.
Teşhis nasıl yapılmakta?
Kesin tanı için her şeyden önce hekimin hastalıktan kuşkulanması ve bu hastalığın tanısına yönelik tetkikleri istemesi gerekir. Hastalık klinik olarak pnömoniye benzer bulgular gösterdiği için balgam, kan ve idrarda Legionella bakterisi tespit edilerek tanıya ulaşılır.
Tedavisi var mı?
Hastalığın tedavisinde 15-21 gün süreyle, etkene yönelik uygun antibiyotiklerin uygun dozda kullanımı ile tamamen iyileşme mümkün. Bunun yanında ateş, öksürük, halsizlik şikâyeti olan kişilerin, bu bulguları basit bir gribal infeksiyon gibi değerlendirmek yerine zatürre başlangıcı olabileceğini düşünerek göğüs hastalıkları uzmanından yardım almaları gerekiyor.
Korunmak için yapılması gerekenler
Hastalığın aşısı henüz bulunamamıştır. Lejyoner hastalığının önlenmesi için su 50 derecenin üzerinde olmalı, suyun dezenfeksiyonu uygun koşullarda yapılmalı ve su sistemi her aşamada tortudan, kireçten arındırılmalı. Hastalık erkeni suyun durgun olduğu yerde ürediği için kullanılmayan odalardaki musluklar her gün açılıp su akıtılmalı. Öte yandan riskli meslek gruplarında çalışan ve klima ve durgun su bulunan yerlerde çalışan personel de hastalık konusunda bilinçlendirilmeli. Acil durumlarda, suyun 70ºC üzerinde ısıtılması ve muslukların, duş başlıklarının, basınçlı sıcak su ile 30 dakika süreyle yıkanması çözüm olabilmekte.
Günümüzde en etkili temizleme yöntemi 'metalik iyonizasyon'. Eskiden önerilen klorlama ise hem çok etkili bir temizlik sağlanamadığı hem de pahalı ve kanser yapıcı etkisi olan bir yöntem olduğu için terk edilmiş durumda.
Sonuç olarak, klima kullanılan ortamlarda halkın bilinçlendirilmesi yanında klimaların düzenli olarak temizlenmesi ve bu konuda personelin eğitilmesi önem taşımaktadır.