Nihan Altınsoy - Hayvanlarda Görülen Önemli Deri Hastalıklarına Mikrobiyolojik Yaklaşım
 

Ana Sayfa
Bilimsel ve Güncel Yazılar
=> Aşı Üretim Teknikleri ve Kontrolü
=> Dezenfektanların Test Metodları
=> Mastitis
=> Göl Kuşlarında Kuş Gribi
=> Hayvanlarda Görülen Önemli Deri Hastalıklarına Mikrobiyolojik Yaklaşım
=> Tehlikeli Lezzet, Dondurma
=> Lejyoner Hastalığı
=> Myiasis (Yara Kurtlanması)
=> Yaşpastalara Mikrobiyolojik Yaklaşım
=> Sularımız Tükeniyor!
=> Epidemiyoloji Kavramı ve Temel Yaklaşımlar
Hakkımda
İletişim

HAYVANLARDA GÖRÜLEN ÖNEMLİ DERİ HASTALIKLARINA

MİKROBİYOLOJİK YAKLAŞIM

 

                                                                               Vet. Hekim Nihan ALTINSOY 

            
Yetiştiricilikte kullanılan hayvanlarda ekonomik öneme sahip olan hastalıkların bir kısmı deri ile ilgilidir. Ekonomik önem, çoğunlukla verim kaybı ile ortaya çıkmaktadır. Derisi değerlendirilen hayvanların derilerinin direkt olarak etkilenerek kullanılamaz hale gelmesinin yanında, hastalıklardan kaynaklanan performans düşüklüğü de söz konusudur. 

Sığır ve koyunlarda görülen deri hastalıklarına genel olarak bakıldığında, karşımıza pek çok sebep ve etken çıkmaktadır. Genel bir yaklaşımla deri hastalıkları; deride renk değişiklikleri,  deride gangren, deri altı ödemi, amfizemi, kanamaları, yanıkara, deri tümörleri, deride karsinom, melanom, deride keratinizasyon bozuklukları, derinin paraziter hastalıkları, deri tüberkülozu, mantar hastalıkları, nutrisyonel deri hastalıkları, vitamin eksikliğine bağlı deri hastalıkları, immünolojik hastalıklar, gıda hormon duyarlılığı, bakteriyel ve paraziter duyarlılık, viral deri hastalıkları, tümörler olarak sıralanabilir. Bu liste daha da uzamakla birlikte, yetiştiricilerimizin bu konuda bilgilendirilmeleri önem taşımaktadır. Bakteriyolojik ve mantar etkenli bazı önemli infeksiyonlar ve bunlara dair kısa bilgiler şu şekildedir:

 Pseudotuberkuloz adıyla bilinen ve koyunlarda tüberkül benzeri  kazefiye nodüllerin  oluşumuyla seyreden hastalık, solunum ve sindirim sistemiyle yayılır. Genelde kırkım, kuyruk kesme ve kastrasyon işlemlerini takiben deride oluşan yaralara bağlı olarak ortaya çıkar.

Deri tüberkülozunda nodüler lezyonlar, kol ve bacaktaki lenf yolları boyunca yerleşir. Deride soğuk, katı, şişkin, yuvarlak, kalın duvarlı apseler söz konusudur. Özellikle bacakların alt tarafındaki deride yumuşama ve ülserleşme ile karakterizedir. 

Nokardiyoz, solunum yolu ile bulaşan bir infeksiyondur ve toprak kaynaklıdır. Etkenin kan yoluyla vücuda yayılımı ile birlikte cilt altı apseleri, ortaya çıkmaktadır. Cilt altı apseleri vücutta yaygın olup fistülleşmez. Kendi haline bırakıldığında iyileşebilir fakat  %15 oranında ölümle sonuçlanır.

Yanıkara, deri altı ve kaslarda doku yıkımlanması ve çıtırtılı ödemlerle karakterize, başta sığır olmak üzere koyun ve diğer çift tırnaklı hayvanlarda görülen bir hastalıktır. Hastalık sığırlarda 6 aylık ile 2.5 yaş arasında daha sık görülmektedir. Etken koyunda, kırkım yaraları ve kastrasyon yoluyla bulaşır. Hastalık aniden başlar, akut topallık ve depresyon dikkati çeker. Bu dönemde beden ısısı artabilir. Karakteristik ödematöz çıtırtılı şişkinlikler, arka bacaklarda, sırtta, göğüs bölgesinde ve boyunda gelişir. Hastalıktan ölüm oranı %98 düzeyindedir. Koyunlarda hastalık sığırlardakinden daha hızlı seyreder.           

Aktinobasilloz, dil, lenf yumruları,  bağ doku ve deri gibi yumuşak dokularda yerleşir. Sığır ve domuzlarda memede görülen bu hastalığın oluşumuna pek çok bakteri katkıda bulunur.

Deri şarbonu, anthrax, halk arasında dalak, karaçıban, kasap çıbanı olarak bilinen hastalık, en eski zoonoz hastalıklardan biri olmakla birlikte, yurdumuzda her bölgede ve her mevsimde ortaya çıkmaktadır. İnfeksiyon, vücut ısısının yükselmesi, deri altı dokuda kanamalı bölgelerin oluşumuyla karakterizedir. Kesecikler şeklinde, üzerinde siyah bir kabuk bulunan ülserler şeklinde görülebileceği gibi, bağ dokusu, boyun, göğüs ve göz kapaklarının deri altı dokusunda da ödemler ve bu ödemli alanın üstünde keseciklerle karakterize şekilde görülebilmektedir.           

Piyeten bakteriyel bir hastalıktır. Koyun ve keçiler temel olarak etkilenen türlerdir. 2 aylık yaşın üzerindeki tüm hayvanlar hassastır. En hassas ırk Merinostur. Bahar mevsiminde merada otlayan keçilerde hava ılık ve yağışlı olduğunda ciddi derecelerde hastalık artışı gözlenir. Hastalık oluşumu için günlük ısının 10oC’nin üzerinde olması gerekir. Zemin kuruduğunda ve sıcak yaz günlerinde hastalığın yayılımı durur. İnfeksiyonun asıl kaynağı, infekte ayaklardaki akıntılardır. İnfeksiyon hayvanların ayaklarında yıllarca, merada ise birkaç gün canlı kalabilir. Bu, hastalığın kontrolündeki en önemli noktadır. Hastalığın yayılımı çok kısa bir sürede olur. İnfekte sığırlar, keçiler için bir infeksiyon kaynağı teşkil edebilir. 

Koyun-keçi çiçeği, koyun ve keçilerin ateş, deri ve akciğerlerde lezyonlarla karakterize öldürücü viral bir hastalığıdır. Hastalık direkt temasla, virusla bulaşık yem ve eşya gibi malzemelerle ve hava yollarıyla bulaşır. Sindirim yolu ile bulaşma olmaz. Virus içeren püstül, kuru kabuklar ve yünler, hastalığın bulaşmasında çok etkilidir. Çünkü bu maddeler içindeki virüs, 6 ay kadar canlı kalabilir. Etkenin solunan hava, salya damlacıkları, çiçek döküntüleri ve süt ile saçılmakta, doğal infeksiyonda virus hayvandan hayvana hava ile bulaşmakta ve sonra etken bütün vücuda yayılmaktadır.  Hastalığın tipik şeklinde hastalığın 1. gününden itibaren derinin yapağısız bölgelerinde, burun, dudaklar, göğüs, bacak aralarında, memede ve karında sırasıyla yuvarlak kabarıklık, kızarıklıklar ve daha sonra da kabuk teşekkül eder. Bu kabuklar sonradan dökülür ve yerlerinde izler kalır ve bu yerler de cerahat  oluşur.     

Trikofitosis; mantarlardan ileri gelen, kıl dökülmesi ve derinin kabuklaşmasıyla karakterize enzootik bir deri hastalığıdır. Deri kalitesinde bozulma ve et veriminde azalma dolayısıyla ekonomik kayıplara yol açmaktadır. İnsanlara bulaşması nedeniyle önem taşımaktadır. Tüm hayvan nevilerinde görülmekle birlikte; kapalı, nemli barınaklarda, sıkışık durumlarda ve uzun süre bir arada bırakılan hayvanlarda daha çok rastlanır. Beslenme bozukluğu, deri hastalıkları,barsak parazitleri ve vitamin A yetmezliği gibi durumlarda hastalığın görülme sıklığı artar. Hayvan türleri arasında bulaşma hızlıdır. Hastalık insanlara da bulaşır. Özellikle infekte hayvanlarla temas eden sağım-bakım personelinin de hastalığa yakalanma oranı yüksektir.        

Yukarıda bahsi geçen hastalıkların tamamı, deriye zarar vermektedir. Ülkemizde her yıl yaklaşık 2 milyon büyükbaş hayvanın kesilerek derilerinin ayakkabı ve elbise yapımında kullanıldığı düşünülürse, hayvanlarımızda görülen deri hastalıklarına önem vermek gerekliliği ortaya çıkar. Belirtmek gerekir ki; deride herhangi bir hastalıktan meydana gelecek zarar hastalıktan sonra büyük ihtimalle düzelmeyecektir. Dolayısıyla hayvanların hastalıklara karşı korunmaları esastır.

Mikroorganizmalardan kaynaklanan hastalıklarının, hayvanlarımızda ekonomik öneme sahip hastalıklardan sadece bir bölümü olduğunu tekrar hatırlatmak gerekir. Diğer ülkelere bakıldığında, yetiştiriciliğin, hayvan sahipleri tarafından özverili ve bilinçli yapıldığı ve bu durumdan sağlanan faydanın da zaman geçmeden geri döndüğü gözlenmektedir. Ülkemizde, hayvancılığın bilinçli şekilde yapılmasının ekonomik açıdan getireceği yararlar düşünüldüğünde, hayvan refahının sağlanması, hastalıklardan koruma programlarının sistematik şekilde uygulanması ve ‘bilerek – farkında olarak’ yetiştiricilik yapma gerekliliği kaçınılmazdır.

* Haziran 2007 tarihinde Cumhuriyet gazetesi Tarım ve Hayvancılık ekinde yayımlanmıştır.

 

 

 

 

 

 
Bugün 10 ziyaretçi (13 klik) kişi burdaydı!
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol